Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundaki sanayi ve üretim sektörleri, son dönemde artan maliyetler, azalan talep ve öngörülemez ekonomik koşullar nedeniyle ciddi bir dar boğazdan geçiyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan'ın demeçleri, hazır giyimden makine ihracatına, ayakkabı sektöründen mobilya üretimine kadar birçok alanda yaşanan sıkıntıları gözler önüne seriyor. Sektör temsilcilerinden gelen bu endişe verici sinyaller, Türkiye ekonomisinin geleceği hakkında önemli soru işaretleri uyandırıyor.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: "Çarklar Dönmüyor"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan'ın çeşitli platformlarda dile getirdiği ifadeler, sanayicinin içinde bulunduğu zorlu durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bahçıvan, artan enerji maliyetleri, yüksek enflasyon, finansmana erişimdeki zorluklar ve düşen iç talep gibi faktörlerin üretimi olumsuz etkilediğini sıkça dile getiriyor. Sanayicinin mevcut şartlarda üretim yapma motivasyonunu kaybettiğini ve birçok işletmenin kapasite düşürmek zorunda kaldığını belirten Bahçıvan, "Çarklar dönmüyor, sanayi durma noktasına geldi" şeklindeki ifadeleriyle durumun ciddiyetini vurguluyor. Bu durum, istihdam üzerinde de baskı oluşturarak işsizlik endişelerini artırıyor.
Hazır Giyim Sektörü: İhracatta Düşüş ve İç Piyasada Daralma
Türkiye'nin önemli ihraç kalemlerinden olan hazır giyim sektörü, küresel pazardaki daralma ve iç piyasada yaşanan alım gücü kaybı nedeniyle zor günler geçiriyor. Sektör temsilcileri, Avrupa pazarındaki durgunluk ve Uzak Doğu'dan gelen ucuz rekabetin ihracatı olumsuz etkilediğini belirtiyor. Ayrıca, yüksek enflasyonun tüketicinin hazır giyim harcamalarını kısmasına neden olması, iç piyasada da ciddi bir daralma yaşanmasına yol açıyor. İSO’nun 17. Meslek komitesinin düzenlediği toplantıda İHKİB başkan yardımcısı Mustafa Paşahan 4 maddelik çözüm önerisi sundu. Bu önerilerinin de sektöre ilaç olabilecek öneriler olduğunu düşünmüyorum. Birçok hazır giyim üreticisi sipariş iptalleriyle karşı karşıya kalırken, üretim planlarını gözden geçirmek ve hatta küçülme yoluna gitmek zorunda kalıyor.
Makine İhracatçıları: Küresel Rekabet ve Finansman Sorunu
Türkiye'nin katma değerli ürünler ihraç etme hedefinde önemli bir yere sahip olan makine ihracatçıları da benzer sıkıntılar yaşıyor. Dünya genelinde yavaşlayan ekonomik büyüme ve artan korumacılık eğilimleri, makine ihracatını olumsuz etkiliyor. Makine İhracatçıları Birliği yetkilileri, özellikle Avrupa ve ABD'deki ekonomik belirsizliğin yeni yatırım kararlarını ertelemesine neden olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, firmaların finansmana erişimde yaşadığı zorluklar ve yüksek faiz oranları, yeni yatırımların yapılmasını engelliyor ve rekabet gücünü zayıflatıyor. Diyor.
Ayakkabı Sektörü: Maliyet Artışları ve Kayıt Dışı Ekonominin Gölgesi
Gerek iç piyasaya gerekse ihracata yönelik önemli bir potansiyele sahip olan ayakkabı sektörü de zorlu bir süreçten geçiyor. Deri ve hammaddelerdeki fiyat artışları, enerji maliyetleri ve işçilik giderleri, ayakkabı üreticilerinin maliyetlerini ciddi şekilde yükseltiyor. Ayakkabı Sanayicileri Derneği temsilcileri, bu maliyet artışlarını nihai ürüne yansıtmakta zorlandıklarını ve kar marjlarının eridiğini belirtiyor. Bununla birlikte, kayıt dışı üretimin sektördeki haksız rekabeti artırması ve tüketicinin alım gücündeki düşüş, ayakkabı sektörünü olumsuz etkileyen diğer faktörler arasında yer alıyor. Ayakkabıcılar son 1.5 yılda üretim yeteneğini yüzde 25 kaybederken, e-ihracatta da hedeflerden oldukça uzakta. Bu zorlu hastalık döneminde doğru tedavi uygulanması talep edilirken TASD Başkanı Berke İçten, “Üretim kasımızı kaybediyoruz. 10 bin olan üretici sayısı, 8 bine düşebilir. Üretim durursa bunun geri dönüşü olmaz”
Mobilya Sektörü: İç Pazarda Daralma ve İhracatta Rekabet Baskısı
Türkiye'nin önemli üretim ve ihracat kalemlerinden biri olan mobilya sektörü de iç piyasada yaşanan daralma ve dış pazarda artan rekabet baskısıyla mücadele ediyor. Artan konut fiyatları ve mortgage faizleri, mobilya sektörünü doğrudan etkileyen konut satışlarını olumsuz etkiliyor. İç piyasada beklenen hareketliliğin yaşanmaması, mobilya üreticilerinin stoklarla boğuşmasına neden oluyor. İhracat tarafında ise, küresel pazardaki belirsizlikler ve diğer ülkelerin uyguladığı agresif fiyat politikaları, Türk mobilyasının rekabet gücünü zorluyor.
Basında Yer Alan Demeçler ve Ortak Endişe
Sektör temsilcilerinin yanı sıra, sanayici ve iş insanlarının ifadeleri de ortak bir endişeyi yansıtıyor. reel sektörün hükümetten ekonomik istikrar, öngörülebilirlik ve finansmana erişimin kolaylaştırılması yönünde acil adımlar beklediğini belirtiyor. Sanayiciler, mevcut ekonomik koşulların devam etmesi halinde daha fazla işletmenin kapanma riskiyle karşı karşıya kalabileceği ve bunun da toplumda geniş çaplı sosyo-ekonomik sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Evet, Türk Sanayisi kritik bir süreçten geçiyor. Artan maliyetler, azalan talep ve öngörülemez ekonomik ortam, üretimin durma noktasına gelme riskini artırıyor. Bu durum, Türkiye ekonomisinin geleceği için acil ve kapsamlı çözüm yolları bulunmasını zorunlu kılıyor. Hükümetin sektör temsilcileriyle yakın işbirliği içinde, sanayinin üzerindeki yükü hafifletecek ve üretimi destekleyecek politikalar geliştirmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin sanayi ve üretim gücünde kalıcı hasarlar oluşma riski giderek artacak. Bu sene turizmde fiyatlarımızın normalin üzerinde olmasına rağmen belki bu sene idare bizi edecek finansmanı verir. Fakat ya gelecek yıllar için ne yapacağız.
Sizce Türk sanayisinin bu zorlu süreçten çıkışında en öncelikli atılması gereken adımlar neler olmalı?