Haber Sitesi
HV
27 NİSAN Cumartesi 15:23

Kaza Kırım Raporu

Emre Baktıroğlu
Emre Baktıroğlu
Giriş Tarihi : 09-03-2024 20:26

 

Zaman zaman eskileri eleştirirken, dönemin getirdiği zorunlulukları unutuveririz.

Günümüzde var olan doğallar, dünün normallerine dönmüyor. Dönemez de…

Bu köşe yazımda farklı konular işlemek istedim. Çünkü günümüzde hep bir karmaşa hep bir kaos var. Her duyduğunu, en iyi bilinen doğrular sanıp savunanlar var. Zahmet etmeden öğrendiklerini öfkeyle ya da heyecanla savunanların yarattığı karmaşadan bahsetmek isterim.

Orada burada izlediği programlarda aldığı üç dört cümle ile gündelik hayatında bir bilgiye sahip olduğunu, sanarak bunu sergilemekten kaçınmayan kişilerle dolu ortalık. Şu ‘mangalda kül bırakmamak’ deyimini sosyal medyada öğrenip, kendine dönüp bakmayanlara sözlerim.

Ekonomi zorunlu olarak geleceğe adapte olurken siyaset geçmişin gölgesinde ve yerinde sayıyor

Çünkü ekonomi küresel değerleri takip etmeye mecburken, siyaset ülkemizde hala 40’lı 60’lı yıllarda dolaşıp duruyor. Arada bir 80-90’ lı yıllar konuşulsa bile siyaset konusunda hala her şeyin en başındayız. Demokrasinin, Cumhuriyetin, medeniliğin.  Hatta eskiden öte temizlenecek dejenere olmuş fikirlerle örtülü ülkemizin üzeri.  Bu fikirler de küresel olmaktan ziyade yerel değerlerimizi kültürümüzü bile taşımıyor. Tabi ki geçmişte yaşayalım demiyorum. Ama geleceği sağlam bir temel üzerine kurmamız gerekiyor.

Neden mi?

Politikalarımız kendi ülkemizi korumaya yetmiyorsa ya adaleti değiştirirsiniz ya da vatandaşı zorlayarak iş yaptırırsınız. Örneğin; Kur korumalı mevduatı ortaya atıp, bir süre sonra bu sistemden çıkmayı zorunlu yaparsınız. Vatandaş kendiliğinden çıkmaz! Çıkarından başka şeyi düşünemez hale gelmiştir ve zaten vatanını hiçbir zaman sevememiştir. Sevmeyi, sadakati öğrenmemiştir. En fazla sadakatini liyakatsiz olanlara bağışlamıştır.

Bu kavramlar birkaç sözcükten başka bir şey değildir. Meta kavramlar dahi soyut olmaya başlarken tüm bunlar şaşırtıcı değil zaten. Her kelimenin başına ne zaman ‘Gerçekten’ kelimesi gelmeye başlamışsa, işte o zamandan beri her şey karışmış durumda.

Seçim ekonomisi kaynakları tüketiyor

Hep seçim ekonomisinden ve ekonominin gerçekçi değerlere göre yönetilmesinden bahsederim. Seçime ve siyasetin : ‘Tam şimdi kazanabiliriz’ stratejisinin ülkeye kazandıracağı hiçbir şeyin olmadığını söylerim bu yüzden. Erken seçim zorlamaları, kim kötü ya da kim daha kötü stratejileri! Madem öyle dediniz ama geçmişte niye böyle yapmadınız! Güzellemeleri size de saçma gelmiyor mu? Siyaset neden gelişmiyor…

 Büyüme hızı en iyi ve en kötü zamanımızda bile standart olması dikkatinizi çekmiyor mu?

Gelelim büyüme rakamlarına; uzun vadeli bakınca ki uzun vadeden ne durumda olduğumuza bakmamız gerekiyor. Beka sorunu diye konuşulan konuları düşünerek söylüyorum.  Büyüme grafiğimiz yatay bir şekilde duruyor. Biz büyümek zorunda olan bir ülkeyiz gelişmeliyiz. Bizim gibi ülkeler standart devam etse bile – rakamlarla aranız iyi ise bunu izleyebilirsiniz- kriz dönemlerinde bile yüzde 5 civarında olduğunu görebilirsiniz. Gelişmiş ülkeler yüzde 2-3 büyüseler bile başarı sayılır çünkü zaten geliştirilecek yüzde 1 dilimi dahi büyümüştür. O ülkeler, yüzde 1 ile dev adımlar attıkları içindir. Gelişmiş ülkeler sosyal devlete daha çok önem verirler. küçük değişkenlerin üretime katkısını insanların faydasını arttırmaya yönelik nitelikli eğitime önem verirler. Çünkü nitelikli topluluk niteliksiz çoğunluktan her zaman daha güçlü ve gelişmeye açık olacaktır.  

İşte kaza kırım raporumuzun başlığını daha derinden anlatmak ve içimi biraz boşaltmak isterdim ama her düşünen insan gibi hala çok doluyum. Umarım bir iki konuda bile olsa merakınızı uyandırabileceğim konulara değinebilmişimdir.

Kadınların Hayatın Her Alanında Özgürce Var Olabildiği Her Gün Kadınlar Günüdür”

 “Kendi ayakları üzerinde durabilen, gelecek nesillerin şekillenmesinde başrol oynayan kadınlarımız ekonomik anlamda da işgücüne sağladıkları katkılarıyla refah seviyesini yükseltiyor. Kadınlarımız önce aile ekonomisine sonra ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Bu sayımızı Kadınların ekonomideki sarsılmaz yeri ve gücü için ayırdık. Böyle günlerde klasik sözlerden kimse sakınmıyor. Bende sakınmayacağım ama samimiyetle söylüyorum.

Kadınlarımızın değerini yalnızca bu özel günde değil hayatımızın her alanında, her gün bilmeliyiz.

 

YORUMLAR
cevdetyılmaz 1 ay önce
Kül bırakmadılarsa bu kadar külün ülkede işi ne?... Türk vatandaşlığı artık beleş belek verilmesin. Tüm avantajlar sonradan gelenlere verildi. Mustafa Kemal Atatürk hakkında sınava tabi tutulsunlar. Bağlı olmak bir ülkeye en önemli unsur olmalı. Bakım Amerika'ya
AHMET 2 ay önce
Siyasetin gelişmesini halkın eğitimi sağlar. Halkın gelişmesini istemeyen ve 20 senedir daha da geriye götüren bir zihniyeti yüceltiyoruz.
Fuat 2 ay önce
Harika bir yazı. Eline sağlık.
google-site-verification: google8b20e0d27e9aba0e.html