Türkiye’de, kayıt dışı ekonominin yaygınlaşması, işsizlik, yoksulluk, eşitsizlik, çocuk işçiliği, ekonomik kriz, sosyal adaletsizlik ve organize suç gibi bir dizi sosyo-ekonomik sorunun birbirini tetiklediği karmaşık bir tablo ortaya çıkıyor.
“Ekonomik zorluklar, insanları umutsuzluğa ittiğinde, kirli işler cazip hale gelebiliyor.”
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, işsizlik, yoksulluk ve eşitsizliğin artmasıyla birlikte, insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan insanlar yasal sınırları aşmak için
İstatistikler acımasız bir gerçekliği gözler önüne seriyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, birçok ülkede kayıt dışı ekonomiye katılımın önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Özellikle gençler ve düşük eğitim seviyesine sahip bireyler, daha fazla bu duruma düşüyor. Özellikle basında pek fazla yer almasa da intihar vakaları arttı. Bahis sitelerinde oynanan oyunlardan kısa süreli kazanç elde eden gençler misliyle kaybetmeye başladığında duramıyor ve her şeylerini kaybediyorlar. Umutlarını kaybeden insanlar ya su çetelerine bulaşıyor ve çevrelerindeki herkesi de bu bataklığa sürüklüyor. Fuhuş çeteleri, uyuşturucu çeteleri zaten zor olan hayatı iyiden iyiye kötüye çeviriyor. Barınma sorunu yaşayanlar artık birçok parkta toplu taşımada fark ediliyor.
Peki, neden bu insanlar bu kadar zor durumda kalıyor?
Aslında cevap oldukça basit: Ekonomik fırsatların eşit dağılmaması. Zenginleşen küçük bir kesimin yaşadığı insan ve çevreye karşı vazifelerini yerine getirememesi ki bu bir hayli önemli. Bunun yanında yolsuzluk ve istikrarsızlık gibi etkenlerde ekonomik sorunları derinleştiriyor.
Kirli ekonominin sadece bireyler üzerinde değil, toplumun tamamı üzerinde olumsuz etkileri bulunuyor. İllegal yapıların oluşumu ve kayıt dışı ekonomi, vergi gelirlerinin azalmasına, kamu hizmetlerinin kalitesinin düşmesine ve sosyal adaletsizliğin artmasına neden oluyor. Ayrıca, organize suç örgütlerinin güçlenmesine ve şiddet olaylarının artmasına da zemin hazırlıyor.
Ne yapılabilir? Öncelikle, ekonomik büyümenin herkese fayda sağladığı adil bir sistemin oluşturulması gerekiyor. İşsizlikle mücadele etmek, eğitim seviyesini yükseltmek ve sosyal güvenlik ağlarını güçlendirmek bu sürecin önemli adımlarıdır. Ayrıca, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir yönetim anlayışı benimsenmeli ve yolsuzlukla kararlı bir mücadele verilmelidir.
Türkiye’de kayıt dışı ekonomi ve diğer sosyo-ekonomik sorunlarla mücadele etmek için aşağıdaki önlemler alınabilir:
•Vergi ve Sosyal Güvenlik Sisteminin Basitleştirilmesi: Bürokratik engellerin azaltılması ve vergi yükünün makul seviyelere getirilmesi, işletmelerin kayıtlı ekonomiye geçişini teşvik edecektir.
•Kredi Erişiminin Kolaylaştırılması: KOBİ’lerin finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması, kayıt dışı ekonomiyle mücadelede önemli bir adımdır.
•Eğitim ve Mesleki Gelişim Fırsatlarının Artırılması: Düşük eğitimli ve beceri düzeyine sahip bireylerin istihdam edilebilirliklerinin artırılması, kayıt dışı ekonomiye olan talebi azaltacaktır.
•Denetleme Mekanizmalarının Güçlendirilmesi: Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede etkin denetim mekanizmalarının oluşturulması ve caydırıcı yaptırımların uygulanması gerekmektedir.
•Sosyal Güvenlik Sisteminin Kapsamının Genişletilmesi: Kayıt dışı çalışanların sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesi, sosyal adaletsizliği azaltacak ve kayıtlı ekonomiye geçişi teşvik edecektir.
Sonuç olarak, Bu sorun sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak ele alınmalı. Bu sorunun çözümü için bireysel çabaların yanı sıra, devletlerin ve uluslararası kuruluşların ortaklaşa hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, kirli ekonominin gölgesi altında yaşayanların sayısı daha da artabilir ve toplumların geleceği tehlike altına girebilir. .
Bu sorunlarla mücadele etmek için kapsamlı ve uzun vadeli politikalar uygulanması gerekmektedir.