Haber Sitesi
HV
24 NİSAN Çarşamba 11:20

Neden Ölüyoruz?

Ersin  Demircan
Ersin Demircan
Giriş Tarihi : 02-03-2023 09:00

 

6 Şubat sabahında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen 7,7 büyüklüğünde ve yaklaşık 9 saat sonra 7,6 büyüklüğünde yaşanan iki büyük deprem afetiyle ülkemiz sarsıldı.

Bu köşeden genelde vergi mevzuatını ilgilendiren konularda teknik bilgiler paylaşıyordum, bu yazımı ise deprem felaketine ayırmak istedim. Acımız çok büyük.

Depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.

Tarif edildiği üzere asrın felaketi denecek büyük bir acı. Ülkenin her yanında bu acı hissedildi ve yaşanıyor.

Herkes elinden gelen yardımı ilk andan itibaren bölgeye göndermeye çalıştı. Geride kalan depremzede vatandaşlarımızın yaraları da devlet ve millet eliyle iyileştirilmeye çalışılıyor. Bu süreçte elbette çok aksaklık yaşandı. Ama herkesin iyi niyetle ve son derece yüksek bir hassasiyet ve yardımlaşma duygusuyla seferber olduğundan şüphem yok.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapılan son açıklamada, depremlerden kaynaklı olarak; şimdilik, Türkiye genelinde 12 bin 141 binanın ve 66 bin 58 bağımsız bölümün yıkık veya ağır hasarlı olduğu açıklandı. Bu yazıyı yazdığım vakitlerde 45 bin vatandaşımız enkazdan sağ çıkamadı. Yarım milyona yakın kişi evsiz kaldı. Hayatta olan aileler ve çocuklar çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Çocukların ve ailelerinin zorlu yaşam şartlarından kurtulabilmesi için acil olarak prefabrik ve konteyner yapıların deprem bölgesinde inşa edilmesi gerekiyor. Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep olmak üzere deprem bölgesinde 11 şehirde adeta savaştan çıkılmış gibi enkaz görüntüleri oluştu.

Peki neden ölüyoruz? Neden bu kadar büyük çapta evsiz barksız kalıyoruz?

Hepimizin malumu. Deprem kuşağında olan gelişmiş ülkelerde yaşanan deprem anlarını izlediğimizde; deprem anında insanlar binalara sığınıyor, kimisi restoranda yemeğine devam ediyor, kimisi çayını içiyor. Bizde yaşandığı şekliyle bir panik hali asla yok.

Deprem uzmanı hocalarımızın da ifade ettiği gibi bizde eksik olan olgu: “Deprem Kültürü”. Nasıl ki yağmur yağıyor, nasıl ki gün geceye dönüyor, deprem de öyle. Son derece olağan bir tabiat olayı. Deprem, dünyamızın ve bulunduğumuz coğrafi alan itibarıyla hayatımızın bir parçası. Dolayısıyla bütün önlemlerin bu gerçekliğe göre alınması gerekirken, gerek merkezi yönetim, gerekse tüm yerel yönetimler bu gerçeklikten uzakta.

İlgili Bakanlıklar ve mahalli idarelerin, yapı inşa sürecinde etkin bir denetim ve gözetim getirmesi gerekiyor. Meskenleri, müteahhitlerin insafına bırakmak cinayete göz yummakla eş değer.

Son imar affı düzenlemesi kapsamında deprem bölgesindeki yüz binlerce konuta yapı kayıt belgesi düzenlenmiş.

2018 verilerine göre 10 kentte toplam 294 bin 165 yapı kayıt belgesi düzenlenerek kaçak yapılar yasal statüye kavuşturulmuş.

Son dönemde birçok imar affıyla teknik yeterlilikleri olmayan birçok yapı kayıt altına alınmış.

Siyasi saiklerle yapılan imar aflarına da bir son verilmeli, artık bu şekilde yasal düzenlemelerin önüne geçilmesi gerekiyor. Bunun önüne geçecek kişiler de vatandaşlar olmalıdır.

Seçim dönemlerinde ne yazık ki imar affı beklentisi de siyasi bir pazarlık meselesi oluyordu. İktidarı, muhalefeti bunu destekliyordu.

Kendi can güvenliğimiz için yapı inşa sürecinde herkes gereken önemi göstermeli.

Bilimsel olana, gelişmiş ülkelerin uyguladığı inşa süreçlerine uygun yapılaşmaya geçmemiz ve en yakın süreçte güvensiz yapı stoğunun güvenli hale geçeceği, ranttan uzak yapısal dönüşüme geçmemiz ve bunu diretmemiz şart.

Allah bir daha böyle büyük felaketler yaşatmasın. Sağlıkla kalın.

YORUMLAR
google-site-verification: google8b20e0d27e9aba0e.html