Depremin yıkıcı, elem verici, ızdırap dolu travmalarıyla başa çıkmaya çalışıyoruz.

Ülkemizde üzüntü verici bir olayın üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen yeni olayların peşimizi bırakmadığını görüyoruz. Böyle zamanları sürekli yaşadığımız için hafızamızda sürekli sekteye uğruyor.

Kısa bir zaman sonrada seçimler gündem olacak.  Artık göreve talip olanları, sorumluluk almaya; deprem, sel ve benzeri felaketlerin bu kadar zarar ziyanla bizleri harap etmesini engellemek zorundayız.

Taleplerimiz oldukça basit olmalı, yönetim kademesinde herhangi bir planlama yapılırken işin uzmanlarına danışılmalı…. Sadece danışılması da yetmez. Onların dediklerine harfiyen uyulmalı. Cumhuriyetin 100. Yılında bundan 24 yıl önce yaşanan felaketten hiçbir sonuç alınmamış, üstüne üstlük eski yapılar kayıt altına alınmış ve yeni yapı stokları dahi dayanıksız mezarlara dönüşmüş.  Bir halde yakalandık bu depreme de. Bu kadar zaman, sorumluların tam ve hak cezaya tabi olmaması, kısa zamanda kolayca para sahibi olmak isteyenlerin denetlenmemesi gibi birçok ihmal, bu acıların derin örgüsünü oluşturmuş.

Bir önceki yazımda yazmıştım. 1999 yılında meclis komisyonunda yazanlar, bunun üzerine alınan kararlar, toplanan vergiler zamanında ve yerinde kullanılsaydı. Bu felaketi bugünkünden daha az hasarla atlatacaktık.  Bundan sonra kentsel dönüşüm, ihtiyaçtan öte bir zorunluluk olsa gerek.

İyileşme için koordinasyon şart

Özel sektör, kamu ve sivil toplum örgütlerinin iş birliği ve koordinasyonunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Afet bölgesinde hayatın, iş dünyasının tekrar normale dönmesi için her türlü adımlar atılmalı. Bu süreçte iş dünyasının bölgede gereksinim duyduğu ihtiyaçların hızla tespit edilmesi gerekiyor.

OSB’ler ve firmalar deprem bölgesinde yer alan üretim sahalarında, kentlerdeki esnafa, işveren ve çalışanlara destek veriyor. Belli sayıdaki işletme sorumluluklarını alan firmalar bölgedeki yaşantıyı korumaya gayret ediyor. Çünkü insansız bir yer artık bir yerleşim yeri olmaktan çıkacaktır gerçeği var önümüzde.

Bu nedenle bazı önerilerim olacak:

Enkaza dönen 40 binden fazla yuvanın sorumluları cezalarını çekmelidir.

Faaliyetleri iptal edilen yapı denetim firmalarının onay verdiği inşaatlar incelenmelidir.

KOSGEB bölgeye özel destek kredilerini açmalı ve kapsamlarını genişletmelidir.

Sosyo ekonomik dengenin kurulması ve göçün engellenmesi için;

Deprem sebebiyle işsiz kalanlara ödenek bağlanması,

Vergi, sigorta ve prim desteklerin düzenlenerek kolaylıklar sağlanması

Ölüm ve malullük aylığından faydalanma şartlarında esnek uygulamalara gidilmesi ilk olarak uygulanmalıdır.

Teselli bulduğum bir konu var acımız büyük fakat dayanışmamız çok daha güçlü

Acımızın büyüklüğüne rağmen, Türkiye’nin her yanından gelen yardımlar, kaynaklar ve cansiperane çalışmalar, bu ruh, ülkemizi yeniden yüceltecek bir insan kaynağımız olduğunu gösterdi.

Bu dayanışma ve bu ruh ile acıları elbette aşacağız. Fakat planlama ve doğru çalışma yöntemleri ile bu acıları geride bırakmayı seçmenin zamanı gelmedi mi?