Haber Sitesi
HV
29 NİSAN Pazartesi 05:30

İstanbul’a haksızlık ediyoruz

Dünyada son 20 yılda gastronomi turizminin gelişimine dikkat çeken Ebru Koralİ, 3 imparatorluğa başkent yapmış İstanbul’un sadece üç ürününün patent almasını eleştirdi. Kente haksızlık edildiğini kaydeden Koralı, İstanbul Gastronomi Merkezi’nin sektörün gelişmesine katkı sağlayacağını kaydetti.

GÜNCEL
Giriş Tarihi : 30-10-2023 11:02   Güncelleme : 30-10-2023 12:16
İstanbul’a haksızlık ediyoruz

 

İTO 17. Restoran Yiyecek ve İçecek Komitesi Meclis Üyesi Ebru Koralı, restoranların sadece yemek yenilen yer olmadığını söyledi. Tüm dünyada yaşanan Gastronomik Devrimle birlikte restoran işletmeciliğinin son 20 yılda büyük dönüşüm gösterdiğini kaydeden Koralı, “Öncü şeflerin menüleri yeni alışkanlıklar yarattı, mutfaklarda çeşitlilik arttı, geleneksel pişirme teknikleri yeniden hatırlandı. Deneyime açık, yeni tatlar peşinde koşan ve hep annesinin lezzetini arayan bir insan grubuna dönüştük” dedi.

TESCİL İHMALKARLIĞI

Yaşanan gelişmelere bağlı olarak sürdürülebilirlik için restoran yöneticilerinin tedarikten, insan kaynağına, geri dönüşümden, enerji tasarrufuna ve inovasyona kadar farklı konularda düşünmek zorunda olduğunu kaydeden Koralı şöyle dedi; “20 milyonu aşan nüfusuna rağmen İstanbul’un Türk Patent ve Marka Kurumu'nda tescilli Şile bezi, Şile Kestane Balı ve Silivri Yoğurdu var. Biz bu kente hak ettiğini vermiyoruz. 'Boğaziçi’nin Lüferi Bizans’tan beri İstanbul’la özdeşleşmesine rağmen tescili yok. Gaziantep 98 Coğrafi İşaret almış, Konya 61 adet ürünle takip

ediyor. Kanlıca Yoğurdu, Akide Şekeri, Çengelköy Salatalığı, Arnavutköy Çileği, Beykoz Cevizi, Lüfer, Sarıyer böreği, Su muhallebisi, Tavuk göğsü, Kazandibi, Fatih Sarması hepsi alabilir, geliştirilebilir, korunabilir.

MARKALAŞMA ÖNEMLİ

İtalya, yöresel ürünlerinin tamamına yakını tüm dünyada ismen tanınıyor ve saygıyla

aranıyor. Napoli mozzarellası, Modena balsamiği, Chianti şarabı, Parma jambonu,

Bolonez sosu, Milanez sosu gibi, her yörenin ismi, bir malzemeye yapıştırılmış

durumda. Biz ise yıllarca güneşte kurutulmuş domatesleri dökme olarak İtalya’ya ihraç ettik, sonra, Türkiye’deki İtalyan lokantalarımız için fiyakalı markalar ve harika ambalajlarda aynı domatesleri İtalya’dan ithal ettik.

TAKİP VE DENETİM ŞART

İtalya’da ürünler ve üreticiler, devlet ve üretici birlikleri tarafından tanınmış, sağlam

bir aplikasyon sistemi içinde, hem kalite hem de ‘menşe’ kontrolleri çok çok sıkı olan,

mükemmel bir takip sistemi altında. Türkiye’de ise bu sistem çok yeni, hatta yoka

yakın, müşteriyi istismar ve haksız kazanç çok yaygın.  Merdiven altında üretilen peynir, Ezine peyniri diye satılıyor. Ezineli peynir üreticilerinin ortalığı birbirine katması lazım ama bizde ortak bir ideal uğruna bir araya gelerek baskı gurubu oluşturma kültürü yok. 

PAZARI DEĞERLENDİREMİYORUZ

Biz de satın alma gücü yüksek pazarlara yakınız, hatta onlardan daha da iyi

durumdayız. AB’nin, Rusya’nın ve Ortadoğu’nun tam ortasındayız. İstanbul’a gelip mutfağımızı deneyimleyen, ürünlerimizi tadan seven her yıl en az 10 milyon insanla karşılaşıyoruz bu şehirde… Onların hepsi bizim elçimiz… Aynı mutfağı paylaştığımız 200 milyon insan yaşıyor etrafımızda. Ama ne yazık ki bunu değerlendirmeyi daha yeni yeni öğreniyoruz. 

ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI

Gastronomi turizminin işletme sayısı, istihdam ve katma değerde ülke ekonomisine  ciddi katkı sağladığı gerçektir. Gastronomi sektörünün ülke ekonomisine katma değeri %70 oranında iken konaklama sektöründe bu oran %30’dur. Tur operatörleri ve seyahat acenteleri, tatilin karar sürecinde önemi olduğu için yerel yiyeceklerin ve yemek seçeneklerinin önemini vurgulamalıdır.  Avrupa’da gastronomi turlarının yoğun olduğu ülkeler Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz ve İrlanda’dır. Hızla büyüyen sektöre ışık tutmak gerekiyor. Gastronomi turizminin hedefi rekabet ettiğimiz ülkelerin seviyesinde olan konaklama gelirleri ile aynı seviyeye çıkmak olmalıdır. Gastronomi Destinasyonu olmak, bu doğrultuda özel olarak geliştirilmiş, özgün ve geniş kapsamlı politikalar üzerinden oluşturulmuş projeler sayesinde mümkündür. 2019’da Yemek Festivalleri 338.6 milyar $’lık ciro elde etti. Bu rakam 2027’de 560 milyar dolara ulaşacak

GELİR DÜZEYİ YÜKSEK

Gastronomi turizminin kaynağı gezginlerin yerel ürünleri ve yerel mutfağı keşfetme arzusudur. Bu güçlü kaynak tarladan sofraya her aşamayı bir deneyim olarak planlamayı gerektiriyor. Gastronomi Turisti deneyimli, kültür düzeyi yüksek, geniş zaman ayrılabilen ve harcama potansiyeli yüksek bir kitledir. Yemeğin hikayesi, efsanesi ve tarihi ilgisini çeker.” 

KADİM MUTFAĞIN TANITILMASI

Koralı, İstanbul’un yemek kültürünü dünyaya açmak için kurulan İstanbul Gastronomi Merkezi’nin hedeflerini de şöyle sıraladı; “Tarihi yarımada özelinde, 2 imparatorluğa başkentlik yapmış kadim toprakların izlerini süren, çok katmanlı İstanbul Yemek Kültürünü sahip çıkarak tanıtan, İstanbullu ve kenti ziyaret eden gezginlerin hafızasına işleyen bir merkez. Gastronomi turizmine eşsiz bir bakış açısı getirecek bir saha işaretleme ve rota çalışmasının yapılması. İstanbul Coğrafi İşaretli ürünlerinin seçkisi ve takibi. Bizans ve Osmanlı Mutfağını dijital bir ortamda, güçlendirilmiş gerçeklik etkisi ile 2 saatlik, özel tasalarmış yemek odalarında mapping yöntemi ile canlandırılarak lezzet ve deneyim sunan bir deneyim alanı oluşturulması. Çocukların lezzet hafızasını genişletmeye yönelik tadım eğitimlerinin yapılması. 3 imparatorluk mutfağının ve kadim kültürlerin izlerini taşıyan özel ve değişen menüsü ile İstanbul Mutfağı Restoranı.”

AdminAdmin

YORUMLAR
google-site-verification: google8b20e0d27e9aba0e.html