Sizinle Laleler daha doğrusu Rüstem Paşa camisinde ki Laleleri vurguladığınız, serginizden de tanıyoruz. Öğrencilik hayatınızdan, büyük yankıları olan bu akademik çalışmanızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Rüstem paşa cami 41 lalesiyle ünlü uluslararası bilinen, tanınan bir camiidir. Özellikle içerisine girdiğinizde mavi ağırlıklı çinileriyle bir cennet bahçesini andırır. Çocukluğumdan beri hayranlık duyduğum bu camii içinde kendime bir tez konusu buldum. Bu konu laleler ve karanfillerle ilgiliydi. Okuduğum makale ve kitaplarda sıkça 41 farklı çini lale deseni olduğundan bahsediyordu. Ben 41 laleyi bulmak için uzun bir çalışmaya giriştim. Gecen uzun zaman zarfında camide 41 değil 66 farklı lale türü buldum. Bu çalışma beni oldukça heyecanlandırmıştı. Çünkü yeni keşif lalelerim vardı artık elimde. Bu laleleri orijinal boyutlarıyla çizerek dosya haline, sonrasında da güzel bir koleksiyon haline getirdim. Devamında ise yurt içi ve yurt dışı sergilerle yerli ve yabancı sanatseverlerle buluşturdum.
Çini sanatına olan ilginiz nasıl başladı? -Bu sanata yönelmenizde etkili olan kişilerden de bahsedebilirsiniz. Çünkü Çini sanatının tarihimizde manevi yaşantımıza dokunan tarafları var-
Çiniyle 16 yaşındayken, Çanakkale’ye yaptığımız bir seyahat sırasında tanıştım. Palmetler, sarmallar, mavi beyaz renkler, içimde heyecan uyandırdı. Bölümü nasıl okuyabileceğimi araştırdım. İki sene sonra, Çanakkale 18 Mart üniversitesinin yetenek sınavına girdim ve Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü, Eski Çini Onarımları Ana Sanat dalını birincilikle kazandım. Ve hikâyem böylece başlamış oldu.
Tasarım yapabilmek. Hayal gücümü desene oradan da bisküviye nakşedip, ölümsüzleştirmek tarifsiz bir duygu. Yaratana şükrüm sonsuz
* Çini hamurunun ilk fırından çıkmış haline çini bisküvisi adı verilir.
*Palmet, palmiye ağacının yelpaze biçimindeki yapraklarını andıran bir bezeme öğesidir
Ayaküstü sohbetimizde özel olarak dikkatimi çeken bir konu, çalışmalarınızın içeriği ile ilgiliydi. Dini konuların işlerinize, sanatınıza etkisinden bahsetmiştiniz. Bu çalışmalarınız ve eserlerinizden bahsedebilir misiniz?
NEYLE İLGİLENİYORSANIZ FARK ETMEDEN YA DA FARK EDEREK ONA DÖNÜŞÜYORSUNUZ
Çiniye mücevher kadar değer veren dini değerlerine layık gören ve ibadetlerini yaparken hem gözlerini hem de gönüllerini doyuran bir neslin emaneti, içimdeki maneviyatın yükselmesinde çok etkili oldu açıkçası. Çünkü siz neyle ilgileniyorsanız fark etmeden ya da fark ederek ona dönüşüyorsunuz. Ama çiniye duyduğum manevi aşkın ve onu yaratanın kutsal kitabındaki ayetlerden yola çıkarak tasarlamam konusuna gelecek olursak, Rüstem Paşa Camiindeki tez çalışmamın sonucunda gönül gözümün bir nebze olsa da açılmasıyla başladı diyebilirim. Şöyle ki 66 sayısının ebced hesabına göre Allah lafzıyla denk gelişi, Lale’nin ebced hesabının 99 oluşu ve lalenin Türk tezyini sanatında Allah’ı sembolize ediyor oluşu tesadüf olamazdı. Bu içimde bir duygu yeşertti. Ve geçirdiğim uzun tez sürecinden sonra, dedim ki ben eserlerimde Allah’ı anlatmalıyım. Ve nitekim her kompozisyonumda ayetlerden yola çıkarak insanlara küçük mesajlar vererek kalplerine dokunmak istiyorum.
Çini yapım sürecinizden bahseder misiniz? Fikir aşamasından son rötuşlara kadar hangi adımları izliyorsunuz?
Tasarım süreçlerimde genellikle kendimi bilinçsiz yalnızlaştırdığım dönemlerimde verimli oluyorum diyebilirim. Ama bazen de eksik ve benim için henüz bitmemiş duygu durumumdaki tasarımlarıma ise insanlarla olan sohbetlerim yön veriyor diyebilirim. Kimsenin karşıma tesadüfen çıktığına inanmıyorum çünkü. Herhangi bir şeyden bahsederken, onlar bana ihtiyacım olduğu anda duymam gereken cümleyi kuruyorlar. Ve o an öyle tılsımlı oluyor ki kafamın içinde bir şeyler tamamlanıyor. Öyle ki bazen bir tasarımın tamamlanma süreci abartısız 3 seneyi bulabiliyor. Eğer o duygu bana hamlık hissi veriyorsa asla dokunmam henüz süreci dolmamış demektir.
İlk olarak kafamın içinde oluşan tasarımın notumu alır ilk fırsatta uygulamaya dönüştürürüm. Oradan de çiniye aktarırım. Son olarak fırın aşamasıyla birlikte nihayete eriyor. Bana ise tasarımın keyifli yolculuğunu anlatmak kalıyor.
Çini sanatının dünyayı etkileyecek tılsımı nedir?
BİZ İÇİMİZDEKİ GÜZELLİKLERİ DAVRANIŞLARIMIZLA VE GÜLER YÜZÜMÜZLE GÖSTERİRKEN ÇİNİ ÜZERİNDE TAŞIR.
Çiniyi izlerken zaten kendine çeken büyülü bir tarafı var. Bunu kendimce açıklayacak olsam şöyle derdim; biz topraktan yaratıldık, çini de Allah’ın insana bahşettiği donanımla topraktan yaratıldı. Çok benzeriz. Biz içimizdeki güzellikleri davranışlarımızla ve güler yüzümüzle gösterirken çini üzerinde taşır. İnsan yükünü taşıyamaz yaşlanır, çini yükünü taşıyamaz şahler (kılcal çatlak) olur. Biz ona bakarız o bize, ikimizde birbirimizden bir parça taşırız da bilmeyiz.
Artık sizde öğrenciler yetiştirmeye başladınız. Onlara ilk olarak ne söyleyerek başlıyorsunuz anlatmaya?
Öğrencilerime tek bir şey söyleyecek olsam lütfen sabırlı olun derdim. Çünkü zamanın şartları ve değişen ruhsal yapımız itibarı ile beklemek, sabır göstermek çok zor. Eğer sabrı öğrenirsek biliyorum çok zor. Size öyle güzel kapı aralıklarından baktırır ki vereceğiniz tüm emeğe değer.
