Gürsel S. Firmanın pazarlama ve dış ticaret sorumlusuyum, asıl mesleğim turist rehberliği. Ancak 2009’dan sonra turizmi bıraktık maalesef… O zamandan beri Ersultan Şekerleme firmasında çalışıyorum. Biz 8. aya kadar 200 metrekare alanda üretim yapan anam babam usulü üretim yapan bir firmaydık. Ancak talepler o kadar artı ki büyümek durumunda kaldık. Bizi zorla büyüttüler açıkçası. Biz de Konya Ereğli Organize Sanayi Bölgesi'nde 2 bin metrekare bir kapalı alan tuttuk. Oraya geçtik. Makinelerimizi koyduk ve seri üretime geçtik. Ancak seri üretimi de yine insan gücüyle yapıyoruz. Ağırlıklı olarak hanımefendileri çalıştırıyoruz firmamızın yüzde 90’ı hanımefendilerden oluşmakta.
Emre B. Kadın istihdamına katkıda bulunuyorsunuz demek.
Gürsel S. Kesinlikle, ürünlerimizin çoğu elle yapılıyor çünkü. Sadece mesela gofretlerimizin sadece yapraklarının kızartılması yani pişirilmesi ve kesimini makine yapıyor. Onun dışında her ürünümüzü biz ellerimizle yani insan emek gücüyle yapıyoruz ve ağırlıklı hanımefendileri istihdam ediyoruz ki onlara hem destek olalım istiyoruz.
Ereğli birazcık uzak bir bölge Konya'ya. Mesela Konya Ereğli’den Konya Karaman'a çalışmaya gidip gelen insanlar var. Aramızda doksan kilometre yol var. Her gün bunu yapan insanlar var. Onlara da destek olmak için Ereğli’de yerleştik.
Naturel ürünler geliştirdik
Gürsel S. Katkı maddesi kullanmamaya özen gösteriyoruz. Katkı maddesi sadece cevizli sucuklarımız da zorunlu olarak kullanıyoruz. Hem birazcık raf ömrünü arttırmak için hem de azıcık parlaklık kazandırmak için. Onun dışında hiçbir ürünümüzde hiçbir katkı maddesi yok. Şu anda zaten organik sertifikası almaya uğraşıyoruz.
Emre B. Biz burada bazı ürünlerimizi tadımını yaptık. Beğendiğimiz ürünler oldu. Beni çocukluğuma döndüren bir gofret var. Gofretten de bahsettiniz. Nasıl kızartıldığından. Belgin Hanım da bazı ürünlerden bahsetmek ister.
Belgin Ömürdağ: Merhabalar. Bugün fuarın ilk günü. Ben tabii çok şeker yemediğim için çok tercih etmedim ama lokumlarınıza bayıldım. Çok beğendim. Kuruyemişleriniz ayrı bir özenle ortaya çıkmış,. Peki, yani mesela lokumları yaparken ya malzemeyi mesela nereden alıyorsunuz. Nasıl temin ediyorsunuz?
Gürsel S Lokumun hammaddesi çöğen otu denen bir ottur, bir bitkidir. Bu otu ya toplatıyoruz ya da satın alıyoruz, sonra onu kaynatıyoruz. Onun suyunu alıyoruz, bekletiyoruz ve lokumu orijinal şekliyle ondan kendimiz üretiyoruz.
Kuruyemişleriniz de biliniyor.
Hatta şöyle söyleyeyim. Mesela biz ürünlerimizde kullandığımız kuru yemişleri de fabrikamızda taze taze kavurup. Taze taze pişirilip tabi pişirilmesi gerekiyorsa, ondan sonra hemen orada karıştırıp yapıyoruz.
Belgin Ömürdağ: Buna Gümüşhane'de köme derler. Size ne diyorlar Konya'da?
Gürsel S Cevizli pekmez sucuğu diyoruz. Mesela bu Elazığ bölgesinde de çok meşhurdur. Orada da orcik derler. Aslında Gümüşhane ’yede Gürcistan'dan gelmedir. Gürcistan’a özgü üründür.
Emre B. Taptaze geliyor ürünler. Kendiniz her bir kısmıyla ilgileniyorsunuz. Ve natürel ürünler yaptığınızı söylüyorsunuz.
Evet efendim.
Bu fuarda da gerçekten çok fazla tadım yaptırdınız.
Evet.
Nasıl tepkiler aldınız?
Gürsel S. Biz kendi çocuklarımıza da yediriyoruz. Çocuklar dahil hepsi çok beğeniyor. Bu fuarda çok güzel tepkiler aldık. Beğendiklerini söylüyorlar. Numuneler alıyorlar. Bizimle çalışmak istediklerini belirtiyorlar. Sağ olsunlar teveccüh gösteriyorlar. Biz de kendimizi mutlu hissediyoruz. Biraz da şımarıyoruz açıkçası. İnsanlara paylaşıyoruz, paylaşmak güzeldir. Yani dediğim gibi bir sürü ürün getirdik buraya dağıtmak için.Parayla satın almak istiyorlar. Hayır diyoruz biz parayla. Satmıyoruz efendim. Ama hiçbir numune verebiliriz deyip öyle ürünlerden veriyoruz.
Emre B Yani ürünlerinizi bu kadar lezzetli olmasından dolayı birkaç şey söylediniz. Birkaç tüyo verdiniz bize her şeyi kendi elimizle yapıyoruz orada yapıyoruz. Ürünlerimize kadın eli değiyor dediniz. İleride sizi nerede göreceğiz. Çünkü böyle ürünlere hasretiz.
Gürsel S Ürünlerimizin içinde anne sevgisi var. Bu doğru. Ama açıkçası biz her yerde olalım ürünlerimizi herkes satın alsın gibi bir derdimiz yok. Biz her yerde olalım, herkes bizim ürünümüzü yesin. Herkes efendim satalım falan diye bir niyetimiz yok. Biz bu kadar büyümeyecektik bile o kadar çok talep oldu ki bizi zorla büyüttüler açıkçası.
Ama artık bir yerde mecbur kalıyorsunuz. Çok talep olmuştu. Yani ufak ufak büyüyoruz. Mesela Türkiye'de bayiliğimizi şöyle veriyoruz. Mesela bir ilde bir kişi var yeter bize. Yani bize konteyner dolusu ürün almasına gerek yok. Biz şunu bilirsek, atıyorum bu beyefendi ya da hanımefendi. Bizden aylık işte beş bin liralık alır. Mesela yeterli bu bize.
Bizim istediğimiz sürdürülebilir bir ticaret. Biz bilelim ki onun bizden aylık beş bin liralık alacak yeter bize bu kadar. Ve onları da koruyoruz. Mesela bizim internet satışımız da var ama bayilerimizin çok üstünde satıyoruz ki bizden almasınlar da onlardan alsınlar diye.
Emre B Peki, turizm işindeki tecrübenizin bu işe etkisi nedir? Diye sormadan geçemeyeceğim.
Gürsel S İnsanları seviyorum. İnsanlarla konuşmayı seviyorum. Mesela ben rehberlik yaparken hayal satıyordum. Tekne turları Efes, Pamukkale gibi Dalyan gibi Kapadokya gibi hayal ettirerek satmak zorundayım çünkü onu göstermem mümkün değildi. Ve şimdi ürün zaten kendini satıyor. Benim çok etkim yok yani. Ben sadece aracı oluyorum buna.
Emre B Lezzeti kendini sattırıyor diyebilir miyiz?
Belgin Ömürdağ Bizim davet ettiniz. Haberleştik. Güzel yayınımızı yaptık. Gönlünüz çok açık Ya herkese karşı öyle. Ben ilk defa bir fuarda bu kadar sizin gibi gönülden işini yapan. Bu kadar ilk defa görüyorum. Sizi hiç unutmayacağız. Son bir sözünüz iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
İnsanlar olduğu gibi seviyoruz. Dünya, hayat, insanlar zannedildiği kadar kötü değil. Biz şunu söyleriz. Eğer karşındakinin sana güvenmesini istiyorsan önce sen karşındakine güveneceksin. Ve yani almadan önce vermek önemlidir. Çok teşekkür ederiz.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
