Yeni Esnaf , Haberler, Gündem, Ekonomi ve Son Dakika Haberleri, Türkiye ve dünyadan ekonomi haberleri, sektörel gelişmeler, ekonomik konjonktür ve son dakika gündem haberleri
Asansörlere yapılan aylık zorunlu periyodik bakım hizmetleri karşılığında alınan bakım ücretlerinin, aşırı derecede düşük olduğu, buna mukabil düşük fiyat odaklı artan haksız rekabetin hizmet kalitesini de düşürerek toplumun can güvenliğini tehdit edecek boyuta geldiğini, beraberinde bu durumun birçok ölümlü ve yaralanmalı kazalara sebep olması ile birlikte daha da kötüye sürüklendiği yönünde sonuçlar doğurduğu sektörde faaliyet gösteren firmalar tarafından bilinen bir gerçek.
Yeni yapılan binalarda asansörlerin zorunlu hale getirildiği ve mevzuatlarının daha da genişletilerek denetim altına alındığı dönem olan 1990 sonrasına bakılacak olunursa geriye dönük 30 yıl boyunca ortaya henüz resmi hüviyet kazanamamış bir sektör çıktığı görülüyor. Bu süre içinde gelişme kaydeden sektör iki ayrı çalışma grubu altında faaliyet yürütmeye devam etmiştir. Söz konusu sektör paydaşları;
olarak kategorize edilmektedir.
Sanayi sicil uygulamaları kapsamında asansör bakım, onarım, montaj firmalarınca Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına iletilen yıllık işletme cetveli verileri dikkate alındığında, idari personel ile birlikte sektörde çalışan kişi sayısının yaklaşık 30-35 bin kişi arasında olduğu, buna ilave olarak komponent üreticilerini de eklediğimizde toplam istihdamın 50 binin üzerine çıktığı görülmektedir.
|
Geçen zaman içerisinde artan konut ihtiyacı ile birlikte asansörlere olan talep de artmış, AB uyum yasaları çerçevesinde 2007 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından komponent üreticilerine yönelik asansör güvenlik aksamlarında ve asansörlerde CE zorunluluğu başlamıştır. (AT/95/16 Asansör Yönetmeliği) Aynı bakanlığın ülke genelinde tüm asansörler için bina/apartman/tesisler üzerindeki denetim faaliyetlerini 2012 yılında aralarında protokol akdettikleri A Tipi Muayene Kuruluşlarını TÜRKAK akreditasyonu ile görevlendirdiğini ve denetimleri başlattığını görüyoruz. Özetle 1990-2012 yılları arasında bakım, onarım, montaj firmaları yetersiz denetimler ve mevzuat eksikliklerinden kaynaklı olarak başıboş bırakılmış, bu da firma sayısının aşırı boyutta artmasına sebep olarak yetki, paye ve ehliyeti olmayan birçok kişinin sektöre giriş yapmasını sağlamıştır. 2012 yılına kadar zorunlu olmamakla beraber işletmelerini TSE’den belgelendiren firmalar dışında hiç kimse denetlenmemiştir. TSE bu noktada kendisine kayıtlı olan firmaları yıllık belge kontrolü çerçevesinde denetlemiş ancak kendisine kayıtlı olmayan gayri nizami asansör firmalarına yönelik kayıtlı olmadıkları gerekçesi ile herhangi bir işlem yapmamıştır. Bu konuda yapılan ihbarlardan da herhangi bir sonuç alınamamıştır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2012 yılından sonra yurt genelinde çalışan asansörlere ve bina/tesislere hizmet veren bakım, onarım, montaj firmalarına yönelik denetim faaliyetleri başlatmış olsa da önceki dönemlerde varlığını sürdüren gayri nizami oluşumlar bu kez yine mevzuatlardaki yetersizlik sebebi ile kanuni boşluklardan istifade ederek sektör içindeki mevcudiyetlerini korumaya devam etmiştir.
Bu dönemde yapılan mevzuat düzenlemeleri ile yurt genelinde asansör bakım, onarım, montaj faaliyetleri yürüten firmaların tamamına yönelik önemli kriterler/sorumluluklar getirilmiş ve yetki belgeleri ile zorunlu kılınan bir döneme girilmiştir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2020 verilerine göre yapılan denetimlerle birlikte ilgili bakanlığın veri tabanında yetkilendirilmiş firma sayısının yurt geneli itibari ile 2790 işletme olduğunu görmekteyiz. Buna karşın günümüzde Türkiye genelinde faaliyet yürüten gayri nizami firma sayısının gerçekte yaklaşık 15 binin üzerinde olduğu da bilinmektedir. Yetkili firmalarla birlikte bu sayının 18 bin düzeyinde olduğu düşünüldüğünde facia boyutundaki manzaranın ne kadar vahim hale geldiği rahatlıkla gözlemlenebilecektir. Basit bir karşılaştırma yapmak gerekirse Avrupa’nın tamamını içine alan ülkelerdeki bakım, onarım, montaj firma sayısı ortalama 500 işletme iken bu sayı Türkiye ölçeğinde 18 bin düzeyindedir.
Sektörde gelinen bu nokta gerek komponent üretimlerinde, gerekse bakım, onarım, montaj faaliyetleri nezdinde ülkemizi merdiven altı firmalar cennetine dönüştürmüştür. Sektörde yaşanan bu problemler bakım/onarım faaliyetlerine düşük fiyatlarla yansıyarak, buna bağlı olarak hizmet kalitesinin de düşmesiyle birlikte asansör kazalarının artmasına sebep olmuştur. Ülke genelinde söz konusu gayri nizami yapılanmaların meydana getirdiği zarar sadece bahsedilenlerle de sınırlı değildir. Ulusal ölçekte yapılan bakım faaliyetlerindeki düşük fiyatlar düzenli çalışan firmaların toplumun can güvenliği için yapmaları gereken ARGE / İnovasyon çalışmalarını da sekteye uğratmaktadır. Buna bağlı olarak nitelikli personel istihdamı da yeterince yapılamamaktadır.
Sektördeki gayri nizami yapılanmaların varlıklarını nasıl koruduklarına dair bilgiyi aktarmadan önce asansörlerin tasarımı, üretimi, bina/tesise montajı, piyasaya arzı ve arz sonrasındaki yükümlülüklerini içeren süreçler aşağıda belirtildiği şekilde sıralanmaktadır.
|
Yetkilendirilmiş asansör montaj firmaları tarafından farklı üreticilerden alınarak toplanan ürünler binaya/tesise monte edilmek üzere belli bir mühendislik hesabına göre projelendirilerek bir araya getirilir ve binaya kurulur.
Sektördeki merdiven altı yapılanmaların yukarıda bahsedilen süreçleri nasıl aştığı ve haksız rekabeti nasıl oluşturduğu süreçlerini sırasıyla açıklamak gerekirse;
|
Montaj işlemi bittikten sonra asansörün yetkili bir firma tarafından belediyeye tescil ettirilmesi gerekmektedir. Ancak ortada yetkili bir firma olmadığından işte tam da bu noktada yukarıda adı geçen art niyetli ve TSE tarafından yetkilendirilmiş bazı firmalar kayıt dışı oluşumların imdadına yetişerek sahne almaktadır. Asansörü binaya monte eden kayıt dışı kişi para karşılığı belgesini kullandıran YETKİ BELGESİ SATICISI SAHTEKARLARI’ na başvurur.
Yukarıda bahsedilen ilerleyişin doğal sonuçları olarak asansörlere mühendislik hesaplarından yoksun, yetkili olmayan ve her bakımdan yetersiz kişi yada kişiler tarafından müdahale edilerek asansörlere canını teslim eden çoluk çocuk herkesin hayatı ile oynanmaktadır.
ASANSÖR SEKTÖRÜNDE GÜNCEL SORUNLAR-2
Bilindiği üzere Türkiye’ de asansör faaliyetleri T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kontrol ve denetiminde yürütülmekte olup bu alan dört ayrı yönetmelik ve onların atıf yaptığı yasalarla hüküm altına alınmıştır. Söz konusu yönetmelikler aşağıda listelendiği gibidir.
Temel sağlık ve güvenlik esaslarını içine alan 29.06.2016 tarihli ve 29757 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan ana yönetmelik.
Asansör bakım, onarım ve servis kriterlerini içeren 06.04.2019 tarihli ve 30737 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan yönetmelik.
Asansörlerin periyodik kontrolüne ilişkin usul ve esasları belirleyen 04.05.2018 tarihli ve 30411 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan yönetmelik.
|
Asansörlere ilişkin tüketicinin ve çevrenin korunmasına yönelik güvenli ürünlerin piyasaya arzıyla birlikte piyasada bulundurulmasına yönelik 14.07.2021 tarihli ve 31541 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan yönetmelik.
İlk yayımlanan Periyodik Kontrol Yönetmeliği ile birlikte ilgili bakanlık adına muayene yetkisi verilen A-Tipi muayene kuruluşları, asansörleri muayene ederken asansörün teknik özellikleri, bina bilgileri, hangi firma tarafından monte edildiği ve hangi firma tarafından bakım faaliyeti yürütüldüğü gibi birçok bilgiyi de beraberinde bakanlığın sistemine yüklemektedir. Bu işlemler esnasında asansörlere özel kimlik numarası da verilmektedir. Yurt genelinde çok az sayıda asansör dışında neredeyse tüm çalışan ünitelerin kayıtlarının A-Tipi muayene kuruluşları tarafından bakanlık veri tabanına yüklendiği ve aynı kuruluşlarının binalara hizmet verirken uygulayacağı fiyat tarifelerinin de ilgili bakanlık tarafından Resmi Gazete’ de yayımlanarak düzenlendiği bilinmektedir. Buna karşın Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına yetkili asansör firmalarının bakım faaliyetlerine yönelik tıpkı A-Tipi muayene kuruluşlarında olduğu gibi taban fiyat düzenlenmesi girişimleri yapılmış olsa da ilgili talep bakanlık tarafından geri çevrilerek çözümsüz bırakılmıştır.
Tam da bu noktada hayata geçirilmesini talep ettiğimiz uygulama; bakımların maliyetinin altına yapılmasının engellenmesi ile vatandaşların düşük fiyat veren ve tehlike saçan kişilere rağbet etmesi yerine en kaliteli hizmeti veren yetkili firmalara yöneleceği aşikardır. İşin vergisel boyutunda; yapılacak eş güdümle Maliye Bakanlığı’nın da düzensiz olan bu alanda tespit yapması çok basit olacaktır. Çünkü tüm asansörler zaten kimlik numaraları, adresleri, bina sorumluları ve bakımcı firma bilgilerine kadar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın veri tabanında kayıtlıdır. Maliye Bakanlığı’nın bu kayıtları istemesi ve bakımlara belirli bir alt taban ücret getirilmesi ile birlikte bir düzen içinde e-fatura sistemine geçirilip takibe alınması ve en önemlisi uygulamanın istismar edilmemesi için bakım ücretlerinin elden makbuzla alınması yerine banka hesaplarından geçirilerek kontrol edilmesi denetimleri çok büyük oranda kolaylaştıracaktır. Buna en yakın örnek; bire bir aynı olmasa da motorlu taşıtlara yapılan muayene işlemleridir. Her şeyden önce toplumun can güvenliğini doğrudan ilgilendiren asansör gibi çok stratejik bir alanın denetimlerle mercek altına alınması hususunun kurumlarımız tarafından göz ardı edilmemesi gereken zaruri bir gereklilik olduğu kanaatindeyiz.
Yukarıda ifade edilen çözümün gayri nizami yapılanmaları nasıl ortadan kaldıracağına değinmek gerekirse; belgesini para karşılığında kullandıran ve yasa/yönetmeliklerden boşluk bularak faaliyet gösteren art niyetli kişiler gayri nizami yapılanmaların bakımlarını resmi olarak üzerine almak zorunda kalacak ve bölgesel şartlarla birlikte yıllık kapasite raporu engeline takılacaktır. Bu engele takıldıkları anda kayıt dışı kişilerin resmi olarak bakımlarını da alamaz hale geleceklerdir. Bakımda taban fiyat uygulamasının yürürlüğe girmesiyle birlikte bakım faturaların nizami olarak kesilmesi sağlanacağından, hem Maliye Bakanlığı hem de Sanayi Bakanlığı denetimlerine de ayrıca maruz kalan sektörde yalnızca bu işi yapma kriterlerine sahip firmalar (yaklaşık belgeli 3 bin firma) için fırsat eşitliği oluşacaktır.
|
Görüldüğü üzere burada yetkilendirilmiş tüm firmalar için adil bir yaklaşım yolu söz konusudur. Maksat bu alanda faaliyet yürüten yetkisiz, yetersiz ve düzensiz hareket eden kayıt dışı yapılanmaların ortadan kaldırılması yada ıslah edilmesini sağlamaktır. Bu yapılanmalar için iki yol söz konusudur. İlk seçenekte dileyenler firmalarına resmi hüviyet kazandırarak diğer firmaların yaptığı gibi tüm kriterleri yerine getirip rekabet ilkeleri içinde ticari faaliyet yürütecekler, yahut bunu yapmanın mümkün olmadığı durumlarda ise yetkili firmalarda çalışmak üzere istihdam edileceklerdir. Belge satıcısı sahtekarları üzerinden hareketle, yasal düzenlemelerdeki eksiklikleri fırsat bilerek hareket etme eylemi seçenekler içinde yer aldığı sürece ülkemizde asansör kazalarının önüne geçmek ve bu alandaki ulusal kayıpları önlemek mümkün olmayacaktır.
Tüm bu anlatımlara ilave edilmesi gereken çok önemli bir konu daha vardır. Haksız rekabete sebebiyet veren unsurlar sayesinde sektör teknoloji alanında yeterince gelişme sağlayamamış adeta dünyayı geriden takip etmek zorunda kalmıştır. Bu durum Türkiye’de ticari faaliyetler içinde olan çok uluslu yabancı şirketlerin ekmeğine de yağ sürmüştür. Sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen bu firmaların ülkemizdeki tekelleşme temayülünün bir sonucu olarak binalara yalnızca kendilerine münhasır sistemleri monte ederek bu sistemler üzerinde engelleyici, kısıtlayıcı yada şifreli cihazlarla halkımızı kendilerine bağımlı bırakmaları gibi birçok uygulamalar yaptıkları bilinmektedir. Vatandaşlara daire satılırken genellikle asansörün ya da onu monte edenin detaylarına ilişkin bilgiler doyurucu olarak verilmediğinden ilgili binada oturuma geçen kat malikleri; sonradan asansöre yönelik masraflar oluştuğunda astronomik ve fahiş fiyatlarla karşılaşabilmektedir. Nitekim son günlerde özellikle yabancı menşeili asansörlerdeki bu durum rahatsız edici boyutlara ulaşmıştır. Devletimiz tarafından bu konu ilgili yeterli önlemlerin alınmaması halinde önümüzdeki 10 yıl içinde Türk Asansör Sanayisi tamamen yok olarak ülke genelinde sektörümüz yabancı firmalara kalacaktır. Onların da birçok ülkede olduğu gibi en iyi bildikleri şey rahatça kartelleşmek olacaktır. Sonradan önlemler alınmaya çalışılsa da teknolojik yeterlilikler ve bu alanda ihtisas sahibi olmuş yetkin personel eksikliği yüzünden çözüm üretmek daha da zor olacaktır. Bir başka sorun ise Türkiye’de tam anlamıyla yatırımları olmayan yabancı menşeili şirketlerin ithalat odaklı hareket etmesinden kaynaklı çok büyük ölçeklerdeki döviz kaybıdır