Mehmet bey 5 yıl önce sizinle bir röportaj yapmıştık. Beş yıl önce tekstil işine de gireceğinizi söylemiştiniz. Ayakkabı sektöründen bahsetmiştiniz. Bu zaman zarfında neler oldu biraz anlatabilir misiniz?
4-5 senede Walker markamızla neler yaptık, nasıl gelişmelere şahit olduk? Kısaca sizlere özetleyeyim. Önceki röportajımızda tekstil sektörüne de giriş yapma hedefimiz olduğunu söylemiştik. Bu hedefimize büyük oranda ulaştık. Deri grubu ürün gamından, hazır giyime, parfümden medikal tekstile kadar bir çok ürün grubunu da bünyemize dahil ettik. Yurtdışında özellikle Almanya, Hollanda, İtalya gibi ülkelere tekstil ürünleri ihracatını gerçekleştirdik. Bu süre esnasında kendi kreasyonumuzu hazırlayabilme, hızlı üretim yapma ve zamanında teslimat yapabilme kabiliyetine sahip olduk.
Güzel bir koleksiyonumuz var
Tekstil alanında daha da atılım yapmayı hedefliyoruz. Ayakkabı sektörü ise malum iki senedir ciddi bir sıkıntıda. Özellikle Türkiye’de perakende zincirlerinin, markalarının şu anki durumu, çoğunun konkordatoya gitmesi, ayakkabı sektörünü, dolayısıyla bizi de derinden yaraladı, ciddi bir zararı oldu. Şu anda ayakkabı ticareti, ayakkabı piyasası çok hızlı ve iyi durumda değil.
Aslında zincir firmaların, markaların bu hale gelmesiyle ciddi bir de perakende anlamında piyasa açığından ötürü bir fırsat oluştuğuna inanıyorum ki tabiki gönlümüz hiçbir işletmenin kaybetmesini, iflas etmesini istemez, bunu da görerek hatta biraz geç kalmışta sayılsak e ticaretle alakalı alt yapımızı oluşturduk. İnternet sitemiz hazır. Bununla alakalı stok yönetimi, reklam yönetimi, sosyal medyanın organizasyonu şu anda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Yakın zamanda bizde bu perakende sistemine e ticaretle beraber girmeyi hedefliyoruz. Yeni yıl hedeflerimiz arasında bu da var.
Bu süre içerisinde ihracata odaklandınız sanırım.
İhracatımızı geliştirdik
Tamamen odağımız ihracat üzerine oldu. Bu süreç zarfında iç piyasayı çok düşünmedik. İtalya Avrupa’daki en büyük pazarımız ve hedef ülkemiz oldu. Merkezi Almanya’da bulunan uluslararası çapta dünyaca ünlü bir spor markasını Türkiye’ye ziyaretimize getirmeyi başardık. Fakat ticaretin başlaması adına ikili ilişkilerimizi devam ettirip, talep ettikleri şartları oluşturmaya çalışıyoruz. Çalışmaları tamamladığımızda kendilerine üretim yapmaya başlayacağımıza yürekten inanıyorum. Ayrıca pandemi ile birlikte özellikle İtalya’dan medikal tesktil ürünlerinden talepler geldi. Bu talepleri olumlu değerlendirip medikal tekstil ürünlerini de ihracat ürün gruplarımıza dahil ettik. Temmuz ayında da İtalya’da bulunan iş ortağımızı şirketimize ortak ederek birlikteliğimizi daha da güçlendirerek daha ‘büyük ihracat nasıl yaparız’ düşüncesini hedefledik.
İtalya’da bir şirket kurmayı mı düşünüyorsunuz?
Evet 2020’nin Şubat aylarında İtalya’da şirket kurup, oraya da bir showroom – ofis açmayı planladık fakat pandemiden dolayı bu işlemi o tarihte gerçekleştiremedik ve erteledik. Pandeminin etkileri azalır azalmaz ya da sona erdiği vakit, seyahat edebilme ile ilgili sorun ortadan kalkar kalkmaz, gidip orada da gerekli işlemleri başlatıp oraya da bir şirket kuracağız. Bu arada Walker markasının tescilini İtalya’dan da almış bulunuyoruz. İtalya’da da hem e ticaret hem de toptan satışla hem private label dediğimiz, markalara fason üretimle alakalı ticaretimizi ileri taşımayı ve büyütmeyi hedefliyoruz. Şu anda zaten hali hazırda bir ticaretimiz var.
Çok büyük emekler sarf ettik
Yurt dışında başka nerelere ihracat düşünceniz var?
İngiltere ikinci pazarımız diyebilirim. Almanya ise üçüncü pazarımız. Zaten bu üç ülke Avrupa’da ekonomiyi de ticareti de belirliyor. Lokomotif ülkeler bunlar. İngiltere’de yine dünyaca ünlü bir markayla tüm koşulları sağlayarak bir anlaşma yaptık. Çantalarını ve ayakkabılarını nasip olursa biz üreteceğiz fakat yine pandemi dolaysıyla, İngiltere’de bu virüsün mutasyona uğramasının açıklanmasıyla, İngiltere de ciddi sıkıntılar oldu. Neredeyse nüfusun 3’te biri karantinaya alındı. Böyle olunca şu anda kendileriyle görüşme yaptığımız yetkililer ofislerine gidemiyorlar, evde kaldılar. Sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalar söz konusu. Bu şekilde beklemedeyiz ama her türlü şartta, her koşulda anlaştık. Pandeminin olumsuz etkileri azaldığında veya sonlandığında üretimlerine başlamayı planlıyoruz.
Virüsün etkileri azaldığında tüm işlerinize hız vereceksiniz anlaşılan?
Pandemi belasından tez zamanda kurtulursak hayatımız normale gireceği gibi ticaretimiz de normale dönecek. Pandeminin olumsuz etkilerini çok ciddi bir şekilde yaşıyoruz.
İtalya’da yine kurumsal çok büyük birkaç firma ve marka ile çok ciddi yol kat ettik. Bunları yapmak çok kolay değil biliyorsunuz çok ciddi emek, zaman sarf ettik. Mesela geçen sene Kasım ayından beri pandemiden önce uğraştığımız, sürekli gidip geldiğimiz, toplantılar yaptığımız şirketler oldu. Pandemi zamanında da video konferanslar, telefonla görüşmeler yaptığımız bu şirketlerle anlaşmaları belli aşamalara getirmiştik. Şimdi kimi beklemede kimi işleri donduruldu, kimisiyle zorda olsa ilerleme kaydediyoruz.
Elinizde olmayan etkilerde ticaretimize yansıyor
Mesela 2018 yılı, bizim için Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan buralara ciddi atılım yaptığımız senelerdi. Fakat küresel kriz, Arap baharının etkileri, Suriyeli meselesi, Irak ve Mısır meseleleri bizi etkiliyordu ama 2018 yılında yine de güzel bir ivme yakalamıştık. Özellikle Suudi Arabistan iyi bir pazarımızdı. Siyasi anlaşmazlıklardan dolayı Suudi Arabistan biliyorsunuz Türk mallarına bir ambargo koydu. Gümrüklerde çok ciddi sorun yaşamaya başladık. Bizde bunu son ihracatımızda gördük. Gümrükte duran malı müşterimiz çok zor çekti. Eskiden Made in Turkey etiketini mutlaka isterlerdi. Son zamanlarda aman bu etiketi basmayın Türk malı olduğu anlaşılmasın diye bir tepki oluştu. Yani sizin elinizde olmayan olumsuz etkiler oluyor.
Biliyorsunuz her ülkenin kendisine göre bir menfaati bir stratejisi var. Bu sizi bazen olumlu bazen olumsuz etkiliyor. Son yıllarda da biz ne dersek diyelim olumsuz etkileniyoruz. Ama ben kötü olduğuna inanmıyorum. Hatta daha da iyi olacak. Pandemi Çin’de başladı ama pandemiden en karlı çıkan ülkede Çin oldu. Hala üretimde Çin süper güç. Bütün dünyaya büyük çaplı ihracaat yapıyorlar, çok ciddi üretimleri var. Ama yaşadığımız Covid-19 salgının Çin’de ortaya çıkması özellikle Avrupa ülkelerinde Çin’e karşı bir tepki oluşmasına sebep oldu. Çin’den ürün ithalatına izin vermeyen ülkeler oldu. İtalya’da kesinlikle Çin mallarını ülkeye sokmak istemiyorlar. Bu Türkiye için büyük bir fırsat oldu. Almanya, İngiltere ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri, yüzlerini Türkiye’ye döndürdüler. Türkiye buna altyapı olarak hazır mıydı? Bence çok hazır değiliz. Amerika’yı, Avrupa’yı düşünürsek buralarda büyük bir tüketim ve potansiyel var. Türkiye’nin bu talebi karşılayacak kapasitede olduğuna inanmıyorum hala daha bu konuda gerideyiz ama bu kapasiteye ulaşmanın hayal olmadığı kanaatindeyim.
Pandemiyi fırsata çevirmemiz lazım
Ben ayakkabıdan örnek vereceğim. Çin’e gittiğimiz zaman şahit oluyoruz. Bizim burada kapasitesi iyi dediğimiz bir üreticinin yılda ürettiği ayakkabı, kaliteli deri ayakkabıdan bahsediyorum suni ayakkabıdan bahsetmiyorum. Yılda 180-200 bin çift ayakkabı üretebilirken, Çin’de aynı deri ayakkabıyı günde 60 bin 80 bin üretebilen fabrikalarla karşılaştım. Hatta ben görmedim ama günde 120-150 bin çift ayakkabı yapan fabrikalar olduğunu da biliyorum. Yani bizim yılda ürettiğimizi Çin’de 1 günde üretebilen fabrikalar var. Bizim bu noktalara gelmemiz için daha çok emek sarf etmemiz, daha çok çalışmamız gerekiyor. Yetebildiğimiz kadar bu Pandemiyi fırsata çevirmemiz lazım. İhracat aksıyor, kısıtlamalar var fakat ben bunun 2021 Mayıs en geç Haziran ayı gibi Pandeminin etkilerinin yitireceğine ve normalleşmeye başlayacağımıza inanıyorum. Hatta Türkiye’ye dünyanın çok yoğun ilgi ve talebi olacak. Buna eminim.